Sessiz çığlıklar...

Aslında şu an ders çalışmam lazım ama yapamıyorum! Çünkü içimde çığlık çığlığa bir suskunluk var ben artık kendimi durduramıyorum. Onur Akın'ın şarkıda dediği gibi "Ben derdimi hangi dağa/Yüreğimi hangi suya/Diyemiyorum..." Çok derdim yok esasında, sağolsun hayat çok kanırtmadı beni ama sorun bu değil ki!
Kendimi bu hayata ait hissetmiyorum. Sanki ruhum başka bir yerde,başka bir bedende sıkışmış bu hayatta debeleniyor,ben çözemedikçe daha dibe batıyor! Ne okuduğum okul ne yaptığım iş bana göre değil! Önce sessizliğimden kabul ettiğim bir durumdu okul sonra banka bana yaşatılan hayatın doğal bir sonucu oldu. Ben aslında ne bankacı olmak istedim ne Iktisat okumak!... Ortaokul ve lisede edebiyata meraklıydım, şiir ve kompozisyon yarışmalarında derecelerim vardı ya edebiyat okumayı hayal ettim bir süre. Ünlü bir yazar/şair olacaktım güya! Sonra ben büyürsen hayallerim de büyüdü;  dershaneden sıra arkadaşım Halimeyle birlikte rehberlik ve psikolojik danışmanlık okumaya karar verdik Boğaziçi Üniversitesinde! Ama  ilkokul zamanlarında potansiyelimi keşfetmeyip benimle ilgilenmeyen babam üniversiteye hazırlık sürecinde onun tercihlerine tepki gösterdiğim için evi terk bile etti. Hatta İngilizce İktisat mezunu olarak bulabileceğim bir sürü iş varken Istanbulda okumamı istemediği gibi yaşamamı da istemedi ve bir baktım Anadolu'da bir ilçede bankacı olmuşum. Ilk başlarda hırslıydım evet! Yaşımdan büyük hayallerim de vardı; hatta bankanın izin verdiği şartlarda sınavları kazanarak bir bölümünü de gerçekleştirdim. Sınav ne büyük bir hayalmiş meğer(!) Kendi istediği gibi yönlendirmeye alışmış ya babam yetkili olup yanlarına gittiğimde eşim bana destek olduğu için onu büyük insan ilan etti! 
Ama değişmeyen tek şey değişimdir tezine destek olurcasına değiştim; hırslarım, hedeflerim, inançlarım, isteklerim değişti. Kendimi ve hayatımı sorgulamaya başladım. Bu muydu hayattan istediğim? Bunu mu hayal  etmiştim tahta ders sıralarında dirsek çürüttüğüm onca yıl? Içimde kopan fırtınalara rağmen sırf benim yüzümden olmasın diye sıkıntılar ben kendimi sıktım, benim yüzümden üzülmesinler diye ben kendimi üzdüm de ne oldu? Hiiiççç!...
Bir şey olduğunda çocukluğuna inmek gerek deriz ya gerçekten de çocukluğumda keşfetmişim ben yalnızlığımı! Öyle ki anaokulunda bütün gün kimseyle konuşmadığım olurmuş. Sonra o sessizlikler duvarım olmuş;ondandır ki şimdi bile biraz uzak biraz soğuk bulur beni ilk tanıyanlar. Oysa soğuk da değilim uzak da sadece içime ata ata duygularımı duvarım oldu, adıma verilen kararlar sessizliğim oldu. Frekans ve enerji meselesi aslında! Kötü ama bilenler iyi bilirler; bir tek içince suskunluğum da çözülüyor sessizliğim de!...
Ama karar verdim;yavaş yavaş, emekleye emekleye de olsa çözeceğim bu işi! Önümde yine bir sınav var;bankacılık hayatımın son yükselme sınavı... Kızımın geleceği, kendi isteklerim ve hayallerim, ve bu yola girişimin bir gereği olarak bu sınavı almak için bu sene de çok çalışıyorum. Bu sefer inşallah başaracağım. Ama biliyorum ki artık bu benim için nihai hedef değil, hele hırslarımın tatmini hiç değil! Bu yaşıma kadar yaptıklarımın, başardıklarımın hiç biri benim istediğim şeylere ait değil ama bundan sonra bu yolda elde edeceklerimle şimdiye kadar törpülediklerime yer açabilirsem ne mutlu bana!
İçimi döktüm;bundan sonra bana kolay gele!...




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İçimdeki Yolculuk/Esra Özbay

Paul Mckenna / Sizi Zayıflatabilirim

Miraz Şeniz Erten/Göster Yüzünü Ey Aşk